Dünya cesurlara aittir. Kiel isyanından bir slogan

II) DEVRİM SÜRECİ

6) LUXEMBURG VE LIEBKNECHT CİNAYETİ (15 OCAK 1919)

15 Ocak 1919’da Berlin’de işlenen ve etkileri bugüne kadar süren Spartakist liderler Karl Liebknecht ve Rosa Luxemburg cinayetleri konusunda bugün bilinenler, olayın sadece ne kadar karmaşık değil, aynı zamanda mide bulandırıcı ve dehşet verici olduğunu da gösterir. Ancak bu iki lider hakkında sonradan üretilen farklı anlatılar ile bazı çevrelerde eksik olmayan mitleştirme girişimleri tabloyu daha da çetrefilli bir hâle getirmiştir.

Her yıl ocak ayının ikinci pazar günü, bu acımasız cinayetleri lanetlemek ve Alman devriminin iki önderini anmak için Berlin Friedrichshain’daki mezarlarına yürüyüş düzenlenir. Mevsimin ağır hava koşullarına rağmen yıllardır sürdürülen bu anmalara çok sayıda farklı parti ve grupların yanı sıra bağımsız bireyler de katılır. Weimar Cumhuriyeti (1919-1933) ve Nazi faşizmi dönemlerinde (1933-1945), Soğuk Savaş sırasında (1945-1990) Alman Demokratik Cumhuriyeti (Deutsche Demokratische Republik, DDR) ve Almanya Federal Cumhuriyeti (Bundesrepublik Deutschland, BRD) devletlerinin yönetimi altında ve nihayet 1990 yılından bugüne değişik formlar ve anlamlar kazanarak devam eden bu geleneksel anmaya, yüzüncü yıldönümü vesilesiyle 2019 yılında katılımın daha büyük olması bekleniyordu ve gerçekten de on binden fazla kişi katıldı. 13 Ocak 2019 Pazar günü yapılan bu anma yürüyüşüne ve 15 Ocak 2019 Salı akşamı Liebknecht ve Luxemburg’un öldürüldükleri Tiergarten’da düzenlenen anmaya bizzat katılma olanağı buldum. İzlenimlerimi aktarmadan önce bu çifte cinayete giden yolun tarihini kısaca anlatmak istiyorum.

 

15 Ocak 1919 öncesindeki günlerde kendilerine yönelik giderek artan tehditlerden ve ölüm ilanlarından dolayı sürekli adres değiştirerek saklanan Liebknecht ve Luxemburg, 15 Ocak Perşembe sabahı uyandıklarında akıbetleri ve Alman Devrimi’nin evrildiği yön konusunda artık pek iyimser değillerse de o gün başlarına gelecek iğrenç olayları ne onlar ne de yoldaşları tahmin edebilirlerdi. Nitekim Almanya Komünist Partisi’ni (Kommunistische Partei Deutschlands, KPD) kurduktan (01 Ocak 1919) sadece birkaç gün sonra patlak veren, bazen Ocak Çatışmaları (Januarkämpfe) adı verilse de aslen Ocak Ayaklanması (Januaraufstand) veya Spartakist Ayaklanma (Spartakusaufstand) olarak bilinen başkaldırı (05-12 Ocak1919) kanla bastırılmıştı. Bu sırada Alman Sosyal Demokratlarının ‘Bolşevizm tehlikesi’ gerekçesiyle eski müesses nizamın en gerici kesimleriyle kurdukları gizli ve kirli ittifak, bu vesileyle iyice açığa çıkmıştı. Aslında Liebknecht ve Luxemburg’un zamanlaması konusunda emin olmadıkları, ama tabandan gelen baskıyla başladığında önderliğini yapmaya çalıştıkları bu devrimci kalkışmanın bastırılması sonrasında iki Spartakist liderin akıbeti hakkında yapılan kirli planlar bilinmiyordu: Savaş sonrası müesses nizamın askerî ve sivil elitlerinin kurduğu paramiliter kuvvetler veya milislerin (Freikorps) baş düşman ilan ettikleri ve öldürüleceklerini her yerde görülecek duyuru ve afişlerle ilan ettikleri iki liderin bulunup cezalandırılmaları konusunda, Almanya Sosyal Demokrat Partisi-Çoğunluk (SPD) liderliği zımni de olsa onay vermişti. Bu cezanın ne olacağını elbette onları ele geçirenler vereceklerdi ancak açıkça öldürülmeleri talimatı veya onayı verildiğine dair elde bir kanıt olmasa da sonu kolayca buraya varabilecek bir talimatın/onayın söz konusu olduğu ortadadır. Bunun en önemli dayanağı ise daha devrimin ilk günlerinde iki kesimi temsilen Friedrich Ebert ve Wilhelm Groener arasında yapılan Ebert-Groener-İttifak Anlaşması (10 Kasım 1918) olacaktır: SPD-Çoğunluk’un yıllarca kadim SPD içinde yakın çalışma arkadaşları olan ve üstelik içlerinden biri, partilerinin kurucularından Wilhelm Liebknecht’in oğlu olan iki yoldaşını ölüme götürecek bu ittifaka nasıl ve niçin girdiğini anlamak için, önceki bölümlerde anlatılan hikâyenin başına dönmek gerekiyor.